Zamanın ruhunu kavramak, hayatta başarı için olmazsa olmazlardan.
Bunu düşündüren ne olmuş olabilir?
Geçmiş zamanlarda (belki şimdi de çoktur) elinde çanta ile dolaşıp, işler çeviren birtakım insanlara “çantacı” denirdi.
‘Çantacı’lar, kerameti kendinden menkul bir söyleme ve beden diline sahiptiler. Yolda yürürken o insanları tanımamak mümkün değildi…
Şu bir gerçekti ki, bu imaj çok da olumlu bakılan bir durum değildi.
Zira o zamanlar için “iş yapmak” yerleşik bir düzenin parçası olmak anlamına geliyordu. Ağdalı ofisler, kalabalık kadrolar… Kısacası ‘bana ait’ denilen çok şey…
O günün koşullarında olması gereken oydu ve o gereklere uyanların önü daha açıktı.
Zaman değişti…
Artık bugünün ticaret dünyası;
gitmeden gidilen,
dokunmadan dokunulan,
görmeden görülen özellikler taşıyor.
Bu yeni durum, yeni bir farkındalık gerektiriyor.
Eskinin zihinsel formasyonu ile, bu yeni duruma uyum sağlamak pek mümkün değil.
Bugüne ve hatta geleceğe baktığımızda; çantası bile olmayan, ancak yeni durumun farkında olan “çok daha saygın” yeni bir iş adamı tipi ile karşı karşıyayız.
Aklı, kafasının içinde ve belleği onunla birlikte dolaşan bir bulutta olan bu yeni nesil, tüm gereksiz yüklerden arınmış, dünyanın tamamını kendi ofisi olarak gören bir bakışla gelecek planları yapıyor.
Daha özgür ve o özgürlüğün getirmiş olduğu esneklikle davranan bu yeni insan, çok daha çabuk karar alıyor, çok daha çabuk koşullara uyum sağlıyor.
Bu “yeni insan”, bir başka deyişle “yeni iş adamı” profilinin önünü açan ise; “hazır ofis” ve “sanal ofis”lerin giderek yaygınlaşmasıdır.
O nedenledir ki; zamanın ve teknolojinin ruhu, her gün geçmişi yeniden okumayı ve değerlendirmeyi gerekli kılıyor.
Dün olumsuzluğun sembolü olan “çanta”, bugün evrimleşip omuza çıktığında, çok daha pozitif bakılan bir durumu temsil ediyor olabilir.
Çanta deyip geçmemek lazım…