Haziran, özellikle öğrenci olanlar için, karmaşık duyguların yaşandığı bir ay olarak, kişisel tarihlerde önemli bir yer tutar. Okul yıllarında arkadaşlıkların kesintiye uğradığı, yılın yorgunluklarının bittiği ve tatilin başladığı bir zaman aralığı iken, mezuniyet zamanı olarak bir “eşik”tir…
O eşik ki; yeni bir hayat, yeni bir dünya, yeni ilişkiler, dostluklar ve en önemlisi büyük sorumluluklardır.
O nedenledir ki Haziran, mezunlar için “yılbaşı” değil ama “yolbaşı”dır.
“Yeni bir iş kurmak”, “ayaklarının üzerinde durmak”…
Bu zamanın önemli cümleleridir.
Bu zamanlarda geçmiş bir film şeridi gibi akar.
Annelerimizin, babalarımızın elini tutarak geldiğimiz ilkokul bahçesi.
Ürkek, tedirgin… Ebeveynlerin bacakları arasına saklanmalar.
Sonra yalnız gitmeye başlamalar…
Hele lise yılları… Başka dünyaların keşif zamanları.
Ve üniversite. En güzel öğrencilik yılları.
Sonra mezuniyet. Tıpkı ilkokula başlanılan gün gibi içinde karmaşık duygular.
Film şeridi makineden çıkar ve gözlerimizin önünde boş bir ekran belirir…
Ve işte eşik… Bir başka deyişle yeni bir hayatın bekleme odası.
Bu bekleme odasında ne kadar beklenecektir.
Uzun bir zaman mı? Yoksa çok kısa bir süre mi?
Bugünün dünyası, bekleme odasında uzun süreli beklemeleri, kalıcı beklemelere dönüştürüyor. O nedenle bekleme odasından bir an önce çıkmak gerekli.
Hemen çıkmak için; dünyayı iyi okumak, esnek ve hızlı hareket etmek gerekiyor.
Yeni iş kurmaya niyetlenenler için, bugünün dünyasında, yeni olanaklar, yeni kolaylıklar, eskiye göre çok fazla. Bu kolaylıkların başında; “hazır ve sanal ofisler” geliyor. Diploma alıp mezun olduğunun ertesi günü işinizi kurma olanağı veren hazır ofisler ve sanal ofisler, genç girişimcilerin birçok yükünü sırtından alıyor…
Evet… Hazır ve sanal ofisler, keplerini havaya fırlatanlar için bulunmaz nimet.
Kepler yere düşmeden işinizi kurabilme olanağını sağlıyor…