Zaman değişiyor, hayat değişiyor, anlayışlar değişiyor… Bir zamanlar ofislerin adı yazıhaneydi. Sokak ağzı ile ise “yazane” denirdi.
“Yazane” sahibi olmak çok önemliydi. Bir hanın içinde genellikle bir odadan ibaret bu mekanlar, kentlerin ticaret kalbi denilen yerlerinde yer alırdı.
Bu odaların en önemli nesnesi ise “makam masası” ve “dolaplar”dı.
Makam masası, yapılan işi de temsil ederdi. Gül, maun, meşe, ceviz kaplama olan bu masalar, rengiyle ve malzemesiyle ağır, yerine bir konduğunda, bir daha kaldırılmayacak gibi dururlardı.
Masa, makama saygının[!] aynı zamanda derecesini belirlerdi.
Masa büyüdükçe ve haşmetli hale geldikçe, saygı da o oranda artardı.
Masanın üst ön tarafında, mutlaka pirinç üzerine masanın sahibinin adı yazılırdı.
Dolaplar ise boydan boya dosyalar ile dolu olurdu. İlk iş yeri kuranlar bile, rafları içi boş dosyalar ile doldururlardı.
Dosyalar, dosyalar, dosyalar…
Kaçınılmaz bir kaderdi bu dosyalar. Zira her şey kağıt üzerinde kayıt tutulmak zorunda idi.
Yazanelerin bir diğer nesnesi ise telefon idi.
Hani postaneye yazdırıp birkaç gün sonra konuşulabilen telefonlar. Bir kişinin telefonla konuştuğunda tüm hanın bağırtıdan zangır zangır titrediği zamanlar.
Kahverenginin bütün tonlarının hakim olduğu bu “yazane”ler, duofonlu çaycısı, kilitli tuvaleti ve en önemlisi ortak alanlardaki (han koridorları) sosyallikleri ile ticaret hayatının bir dönemini simgeliyorlar.
Bugünden geriye doğru bakıldığında “zor yıllar” diye düşünülebilir.
Ancak, o zamanların ticaret hacimleri, nüfus, mal çeşitliliği vs. gibi unsurlara bakıldığında, ticaret anlamında bugünleri “daha zor yıllar” olarak değerlendirmek pek yanlış olmaz…
Rekabetin inanılmaz bir düzeye çıktığı, ‘yerel şirket’ kavramının ortadan kalktığı ‘şimdiki zamanlar’da, bugünün ticaret ruhunu içselleştirmek gerekiyor.
Bu ruh; ticaretin iletişiminden başlayıp ofislerin yapılanmasına kadar uzanan ve temelinde, ‘sanal ile gerçek’ arasında kurulan iletişimin karşılığıdır.
O nedenle, bütün verilerin bulutlara emanet edildiği zamanımızda, “yazane”ler tarihin sayfalarında yer alırken, bugünün sanal ve hazır ofislerinde masalar; makam değil çalışma alanıdır…
Dönem dönem ‘yazane’lere yolculuk yapmak, dersler çıkarmak için oldukça yararlıdır.
Bu anlamda, sanal ve hazır ofislerin nasıl bir özgürlük sağladığını, bugünün ruhunu ne kadar iyi temsil ettiğini anlamak için önemli…